Türkiye Barolar Birliği önceki başkan yardımcısı ve Derneğimizin Kıdemli üyesi Av. BERRA BESLER – NEHİR SÖYLEŞİLERİ
TARİH 08. 03.2020
Bugünkü “Nehir Söyleşimizi” duayen üstadlarımızdan biri olan Av. Berra Besler ile gerçekleştirdik. Yoğun bir çalışma yaşamı ve sivil toplum kuruluşlarında faaliyetleri olan Berra üstadımız ile yaptığımız söyleşiyi aşağıda bilgilerinize sunuyoruz.
Berra hanım, bize ailenizden, ailenizin eğitime olan bakış açısından ve üniversiteye kadar olan eğitim hayatınızdan bahsedebilir misiniz?
Türk Hukukçu Kadınlar Derneği’nin değerli üyeleri öncelikle benimle böyle bir söyleşi yapmak istediğiniz için sizlere çok teşekkür ediyorum. Hoş geldiniz. Şimdi sorularınıza cevap vermeye çalışacağım.
Ailem son derece çağdaş, demokrat, anlayışlı, kültür düzeyleri yüksek kişilerden oluşmuştu. Büyükşehirlerde, bahçeli müstakil evlerde çocukluk yaşamımı geçirdim. Ailemin eğitime bakış açısı son derece olumlu idi. Annem, babam, halam iyi öğrenim görmüş ültürlü kişilerdi. Anne tarafım Üsküp’ten mübadil olarak ülkeye gelmişlerdi. Büyük babamın ailesi Aydın ve Sökeli olup içlerinde milli mücadeleye efeler olarak katılan kişiler de vardı.Babannem de Kocaeli- Kandıralıydı.
O dönemlerde aileler çocuklarına yabancı dil ve müzik eğitimi konusunda da hassasiyet gösterirlerdi.Anne ve babamın ailelerinden bizim ailemize yansıyan ortak değerlerden biri de hangi yaşta olursak olalım aile ile ilgili kararlarda benim ve kardeşimin de fikirlerinin sorulması yolundaydı.
Babam uzun yıllar banka müdürü olarak görev yaptı. Bu sebep ile o günkü tanımları ile ilk okulu Adana’da Cebesoy ilk okulunda, ortaokulu İzmit ortaokulunda, lise birinci ve ikinci sınıfları Edirne Lisesinde, lise son sınıfı da Üsküdar Kız lisesinde okuyarak eğitimimin bu kısmını tamamladım ve zengin bir arkadaş kitlesine sahip oldum.
Berra hanım, hukuka olan ilginizin başlaması nasıl oldu?
Hukukçu olmaya orta okulun ikinci sınıfında karar vermiştim. Orta okulda yurttaşlık bilgisi dersinde hocamız bizi sınıfça adliyeye götürüp bir duruşma izletmişti. Kürsüde bir kadın hakim vardı. Onun davranış biçimi, duruşmayı sevk ve idare edişi gerçekten beni çok etkilemişti. Eve geldiğim zaman günümü nasıl geçirdiğimi soran anneme hukukçu olmaya karar verdiğimi söyledim. Bu kararımdan dolayı aile büyüklerim beni kutladılar ve önümde daha uzun yıllar olduğunu söyleyerek iyi şanslar dilediler.
Kararımın arkasında durdum ve İstanbul Hukuk Fakültesi giriş sınavını kazanarak 1963 yılında Hukuk Fakültesinde öğrenimime başladım. Çok değerli hocalarımızdan eğitim ve öğretimi birlikte alabilme şansını yakaladım. 1967 yılında mezuniyetimi takiben hemen İstanbul Barosu staj listesine kaydolarak avukatlık stajıma başladım.
Berra hanım, okuduğunuz dönemde üniversitedeki sosyal ve kültürel ortamdan, fakültedeki eğitimden bahsedebilir misiniz?
Üniversiteye başladığım zaman hukuk fakültesinin birinci sınıfı çifte tedrisat yapıyordu. Tekler ve çiftler diye anılan iki birinci sınıfta 1.500’er kişiden toplam 3.000 kişi vardı. 2, 3 ve 4 üncü sınıfta da tek ve çift sistem aynen devam etti. Tekler sabahtan öğlene kadar çiftler öğlenden akşama kadar ders yapıyorlardı.
Fakültede eğitim ve öğretim birlikte yapılıyor, öğrencinin aktif olarak derslere katılması sağlanıyor, teorik bilgilerin yanı sıra sınıflar gruplara ayrılarak doçent ve asistanlar tarafından ders programlarına ilaveten uygulamaya yönelik pratik çalışmalar gerçekleştiriliyordu.
Pratik çalışmalarda konu ile ilgili bir olay ortaya atılıyor, bunun üzerinde tartışmalar açılıyor, hangi davaların görülebileceği tespit ediliyor ve ayrıca yargıtay kararları ile içtihadı birleştirme kararlarının tahlilleri yapılıyordu.
Öğretim üyeleri ile öğrenciler arasındaki ilişkiler her gün birbirini selamlayarak başlıyor, diyaloglar geliştiriliyor, hocalarımız grup grup bizlere çeşitli yerlerde davetler vererek sosyal ve kültürel bakımdan gelişmemizi sağlıyorlardı. Bu ilişkilere öğrenci sayısının fazlalığının hiç bir olumsuz etkisi olmuyordu. Mezuniyetimizden sonra çok değerli hocalarımız ile ilişkilerimiz bugüne kadar sürdü.
Bizler çok şanslıydık. Hocalarımızın hepsi gerçekten bilge kişiler ve hukuk dehalarıydı. Ord. Prof.Dr.Hıfzi Veldet Dedeoğlu, Ord. Prof. Dr.Sıddık Sami Onar, Ord.Prof.Dr.Nurullah Kunter, Ord.Prof.Dr.Sulhi Dönmezer, Ord.Prof.Dr.Bülent Davran, Ord. Prof.Dr Charles Kroza, Prof.Dr.Sahir Erman, Prof.Dr. Nevzat Gürelli, Prof.Dr. Ragıp Sarıca, Prof.Dr.Vakur Versan, Prof.Dr Tahir Çağa, Prof. Dr.Haydar Arseven, Prof Dr. İhan Postacıoğlu, Prof.Dr.Bülent Köprülü, Prof.Dr.Feyzi N.Feyzioğlu, Prof.Dr.Kemal Oğuzman, Prof.Dr.Ümit Doğanay, Prof.Dr.İlhan Akın, Prof.Dr.Aydın Aybay, Prof.Dr.Hayri Domaniç, Prof.Dr. Türkan Rado, Prof.Dr.Ziya Umur, Prof.Dr.Necip Kocayusufpaşaoğlu’ndan ve çok değerli diğer hocalarımızdan hukuku öğrenmek şansını yakaladık.
O dönemin asistanları Prof.Dr. Yıldızhan Yayla, Prof.Dr.Rayegan Kender Prof.Dr.Sait Güran, Prof.Dr.Kayhan İçel, Prof.Dr.Hüseyin Perviz Hatemi, Prof.Dr.Ünal Tekinalp, Prof.Dr.Ayferi Göze,bize pratik çalışmalarda teoriye ve uygulamaya yönelik engin bilgileri ile etkili uygulamalar yaptırırlar, tartışma, yorum yapma, bildiğini ifade edip ikna edebilme yeteneklerimizi ciddi boyutlarda geliştirirlerdi. Burada isimlerini saydığım ve sayamadığım pek çok değerli hocalarımı minnet ve saygı ile anıyorum.
Bu eğitim ve öğretim sonucunda yapılan sınavlarda ise önce yazılı bir sınava giriyorduk, eğer bu sınavdan geçer not alır isek arkadan sözlü sınav geliyor ve orada da başarılı olur isek o dersi geçmiş sayılıyorduk. Ancak bir üst sınıfa devam edebilmek için sınavlarda aldığımız notların ortalamasının iyi olması gerekiyordu. Şayet bu ortalama tutturulamıyor ise not yükseltme sınavlarına da girmek zorundaydık. O günkü sınav sistemi öğrenci olarak her ne kadar bize zor gelmiş ise de o sistemin nitelikli hukukçuların yetiştirilmesine büyük katkı sağladığını daha sonraki yıllarda gördük. Ben bugün için de hukuk fakültelerinde bizlere uygulanan o sınav sistemine dönülmesini diliyorum.
Eğitim sürecinin ardından çalışma hayatınız nasıl başladı ve nasıl geçti?
1967 yılında mezuniyetimi takiben İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde Ord.Prof.Dr.Kemalettin Birsen’in Medeni Hukuk Kürsüsünde bir yıla yakın bir süre sınav kadrosu açılıncaya kadar asistanlık yaptım. Bu arada Ticaret Hukuku, Borçlar Hukuku ve Devletlerarası Özel Hukuk alanında doktora seminer çalışmalarına katılarak, hazırladığım tezlerin sınavlarına girerek seminer sertifikalarını aldım. Ayrıca o dönemde kürsü hocalarım olan Prof.Dr. Feyzi N.Feyzioğlu, Prof.Dr.Kemal Oğuzman ve Prof.Dr. Aydın Aybay’ın teşvikleri ile İstanbul Barosu staj listesine kaydolarak avukatlık stajıma da başladım.
Çok değerli hocam, Prof.Dr.Feyzi N.Feyzioğlu’nun nezdinde; daha sonraki yıllarda yararını gördüğüm ve halen görmekte olduğum, zorlu bir staj dönemi geçirerek ve kendisinin bana uyguladığı sınavı takiben avukatlık stajımı bitirip 06 Eylül 1968 tarihinde avukatlık mesleğine başladım.
Çalışma hayatımın ilk yıllarında, nezdinde staj yaptığım Feyzioğlu hocanın teklifi ile onun bürosunda birlikte mesleği icra ettik. On beş yıl süren bu çalışmadan sonra Taksim’deki Avukatlık büromda; hukuk danışmanlığını üstlendiğim ticari şirketler sebebi ile Ticaret Hukuku, İş Hukuku, Gayrimenkul Hukuku, Özel Hukuk alanında çok sayıda davayı vekil olarak takip ettim. 1985 yılından sonra İstanbul’da imar hareketleri sonucunda başlayan hukuka aykırılıklara karşı çok sayıda imar planlarının iptali, kamulaştırma ve iptal davaları ile İdare Hukuku alanında çalıştım ve halen bu alanda çalışmaya devam etmekteyim.
Ayrıca on üç yıldır ve halen Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi ile Adalet Meslek Yüksekokulunda “Avukatlık Hukuku, Yazı İşleri Mevzuatı, Yargı Örgütü, Gayrimenkul Hukuku, Tebligat Hukuku, Belediye Mevzuatı, Avukatlık ve Noterlik Hukuku” derslerini öğretim görevlisi olarak vermekteyim.
Bahçeşehir Üniversitesinde de avukatlık hukuku ihtisas seminerleri ile çapraz sorgu eğitimlerini vererek değerli hocam Prof.Dr.Feridun Yenisey ve Prof.Dr.Ayşe Nuhoğlu ile birlikte yarışmalar ve ihtisas semineleri düzenlemekteyiz. Ayrıca Bahçeşehir Üniversitesinde “Üstün Başarı Sınıfına” yazı işleri mevzuatı dersini vermekteyim.
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Adalet Meslek Yüksek Okulunda da az önce belirttiğim konularda dersler vererek gençlerin eğitimlerine katkı sunmaya çalıştım.
Berra hanım, İstanbul Barosu ve Türkiye Barolar Birliğindeki çalışmalarınızın da çok yoğun olduğunu biliyoruz. Bu çalışmalarınızı anlatabilir misiniz?
Elbette memnuniyetle anlatırım.Öncelikle İstanbul Barosundaki çalışmalarımdan bahsedelim., Yıl 1983... İstanbul Barosunda seçimler olacaktı. Değerli hocalarım Prof.Dr.Sahir Erman, Prof.Dr.Kemal Oğuzman, Prof.Dr.Selahattin Sulhi Tekinay ve Prof.Dr.Halit Kemal Elbir’in beni onurlandıran öneri ve destekleri ile İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyeliğine seçilip altı yıl boyunca kesintisiz olarak yürüttüğüm Genel Sekreterlik görevime başladım. Bu görevim sırasında hiç bir ayrım yapmadan bütün meslektaşlarıma hizmet verdim.Genel Sekreterlik görevimin yanı sıra Baro Başkanımız sayın Tekinay’ın ve Yönetim Kurulumuzun uygun bulmaları üzerine Türkiye Barolar Birliği ve Adalet Bakanlığı ile Baromuzun ilişkilerinde görev üstlendim.
O tarihlerde İstanbul da kurduğumuz “Kanun-İç Tüzük ve Yönetmelikler-Meslek Sorunları–Yayın-Sosyal İlişkiler–Genç Avukatlar” Komisyonlarında başkanlık görevlerinde bulundum. Stajyer avukatların eğitimleri ile sorumlu olarak onlar için hazırladığım programları uygulamaya koyarak, stajyerlerin eğitimlerine katkı sunacak olan çalışmaları yürüttüm.
Türkiye Büyük Millet Meclisinden Baromuza gönderilen Kanun teklifleri hakkında baromuzun görüşlerinin belirlenmesi çalışmalarına katıldım. Bütün bu çalışmalar sonunda meslektaşlarımızla aramızda doğan ve hala devam etmekte olduğunu gördüğüm sıcak ilgi, güven ve dayanışma en büyük kazancım ve zenginliğimi oluşturdu.
1988-1990 yılları arasında İstanbul’daki hakimlerin, savcıların, Hukuk Fakültesindeki değerli hocalarımızın, kıdemli kıdemsiz değerli meslektaşlarımızın, stajyerlerimizin yoğun bir şekilde katıldıkları her ay düzenlediğim “Hukuki Sohbet” toplantılarında önemli güncel ve hukuki sorunları tartıştık.
Daha sonraki yıllarda İstanbul Barosu Staj Eğitim Merkezi’nin kuruluş çalışmalarına katılma ve katkı sunma onurunu yaşayan bir avukat olarak o günlerdeki coşkulu çalışmalarımızın anıları hala hafızamda yer almaktadır.
Staj eğitim merkezi kuruluş çalışmalarını gerçekleştirenlerden biri olarak görevimiz bitmemiş, yeni başlamıştı. Staj eğitim merkezinde 1995 yılından başlayarak bölüm başkanlığı, öğretim görevlisi ve 2006-2008 yılları arasında Staj Eğitim Merkezi Başkanlığı görevlerinde bulundum.
Türkiye Barolar Birliği’ne 1984 yılında delege olarak seçildim ve halen İstanbul Barosu delegesi olarak bu görevi o tarihten beri sürdürmekteyim.
30 Mayıs 2009 tarihinde Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcılığı görevine seçildim ve sekiz yıl onurla bu görevi sürdürdüm.
Türkiye Barolar Birliği Eğitim Merkezini kurarak faaliyetlerini başlattım. Eğitim Merkezinin faaliyetleri Meslek İçi Eğitim ve Staj Eğitimini kapsamaktaydı. Görev sürem olan sekiz yıl boyunca Anadolu’da gruplara ayırarak oluşturduğumuz eğitim merkezi bölgelerinde Anadoludaki meslekştalrımız ile çok sıcak ilişkiler kurduk ve oradaki arkadaşlarımızın bilgi donanımlarına katkı sunmak üzere yediz yüz sekiz sayıda seminer ve etkinlik düzenleyerek mesleki dayanışmanın en güzel örneklerini sergilemeye çalıştık.Türkiye barolar birliğinin arşivlerinde de görüleceği üzere bu çalışmalar sırasında yüz bine yakın sayıda avukat meslektaşımıza eğitim hizmetleri sunduk.
Staj eğitimine katkı sunmak üzere Anadolu’nun çeşitli yerlerinden Ankara’ya davet ettiğimiz stajyer avukat grupları ile oluşturduğumuz sınıflarda çeşitli yörelerde yaşayan, birbirini tanımayan mesleğimizin geleceği genç hukukçuları birbirleri ile tanıştırarak kaynaştırarak onların birbirlerini anlamalarını ve gençler arasında mesleki dayanışmanın sağlam temellerinin atılmasına katkı sundum.
Yine Avukatlık Kanununda yapılması gereken değişiklikleri hazırlamak üzere kurulan komisyona başkanlık yaparak kanunda yapılması gerekli değişiklikleri hazırladık.
Komisyon, ülke genelinde yedi coğrafi bölgede bulunan baroların temsilcisi olarak kendi aralarından seçtikleri baro başkanlarından oluşmaktaydı. Yoğun çalışmalar sonucunda çok kısa bir sürede hazırladığımız değişiklik önerileri baro başkanları kurulunda kabul edildi ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin grup başkanlarına,Adalet Komisyonu Başkanlığına ve Meclis Başkanlığına iletilerek çalışmaların meclis düzeyinde başlatılması istenildi.
Türkiye Barolar Birliğinde en çok önem verdiğim çalışmalardan biri de “21. Yüzyılda Atatürk’ü Anlamak ve Anlatmak” konusunda düzenlenen ve organizyonunu yürüttüğüm “21.Yüzyılda Atatürk’ü Düşünmek” başlığı altında sürdürdüğüm etkinliklerimizdi. Bu çalışmalar sebebi ile Türkiye’nin çeşitli yerlerine giderek halkla bütünleştik.
Türkiye Barolar Birliği’nin Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Hukukçu Milletvekilleri ile ilişkilerini düzenlemek ve sağlamak üzere pek çok defa Meclise giderek çalışmaların birlikte yapılması için görüş alışverişinde bulundum.
Türkiye Barolar Birliği’nin Hukuk Eğitimine sunacağı katkıların yerini bulması için ülkemizde bulunan devlet ve vakıf üniversiteleri ile çeşitli toplantılar düzenleyerek görüşlerimizi paylaştım.
Meslektaşlarımızın sağlık sorunlarına çare bulabilmek için Sosyal Dayanışma Fonu’nda kanunun emrettiği şekilde yapılacak yardımların kendilerine ulaşabilmesi için elimden gelen gayreti gösterdim.
Zaman zaman CCB’nin Brüksel başta olmak üzere yurtdışı toplantılarına Barolar Birliğini temsilen katılan heyetlerde yer aldım.
Bütün bu çalışmalar sırasında ülkemizin kurucusu ulu önderimiz Atatürk’ün huzuruna çıkan kurumların içinde ilk sırayı alma onurunu yaşadım.
Berra hanım, sivil toplum kuruluşlarında çalışmanın son derece önemli olduğunu biliyoruz. Sivil toplum kuruluşlarınızdaki çalışmalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?
Sivil toplum kuruluşları demokratik yaşamın vazgeçilmez unsurlarından olup, halkın hak arama özgürlüklerinin yaşama geçirilmesine katkı sağlayan önemli baskı gruplarıdır.
Ben de pek çok dernekte görev alarak elimden gelen katkıyı sunmaya çalıştım. “Atatürkçü Düşünce Derneği, Türk Ceza Hukuku Derneği, Türk Hukukçu Kadınlar Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Türk Hukuk Kurumu, Kadın Haklarını Koruma Derneği Genel Merkezi, İstanbul Üniversitesi Mezunlar Derneği, Edirne Lisesinden Yetişenler Derneği, Üsküdar Kız Lisesi Mezunlar Derneği, Galatasaray Spor Klubü Kongre ve Divan Kurulu üyelik” görevlerinde bulundum.
Berra hanım, Türk Hukukçu Kadınlar Derneği ile nasıl tanıştınız, genç hukukçu üyelerimize neler tavsiye edersiniz?
Türk Hukukçu Kadınlar Derneği ile 1984 yılı başlarında Sayın Av. Hikmet Güngör ve Sayın Av. Mihriban Seyhan başkanlarımın faaliyetleri sırasında tanıştım. O tarihlerde ben İstanbul Barosunda genel sekreterlik görevini sürdürmekteydim. Birlikte bir çok etkinliklere imza atarak ciddi çalışmalar yaptık. Türkiye’nin ilk kadın avukatı ve kurucu başkanımız Sayın Av. Süreyya Ağaoğlu ile çalışmalara katılmak şansını ve onurunu yaşadım. O tarihlerden bu yana Derneğimizin üyesi olmaktan onur duymakta ve Derneğimizin etkinliklerine katkı sunmaya çalışmaktayım.
Genç üyelerimizin de Büyük Atatürk’ün ilkelerinin aydınlattığı yolda ilerleyerek, onun manevi mirasına sahip çıkma ve Cumhuriyet değerlerinin bekçisi olma azim ve kararlılığı ile Türk Hukukçu Kadınlar Derneği’ndeki görevlerine devam edeceklerine inanıyorum.
Türk Hukukçu Kadınlar Derneğinin sayın başkan ve yönetim kurulu üyelerine 8 Mart Dünya Kadınlar gününde benimle bu söyleşiyi yapmalarından dolayı teşekkürlerimi sunar, bütün emekçi kadınların dünya kadınlar gününü içtenlikle kutlar ve üstün başarılarının devamını dilerim.
Berra hanım, bu güzel söyleşi için çok teşekkür ediyoruz.
Prof. Dr. Pelin Güven – Av. Oya Aktan
Türk Hukukçu Kadınlar Derneği